17 Kasım 2009 Salı

4. BÖLÜM
CİNSEL SAPIKLIK : “İNCİR YAPRAĞI VE DERİ ELBİSE” !
Hikayenin bu acıklı yerinde, bazıları belki seslerini yükseltecek ve: “Hey ahbap! Dur bakalım biraz! Durum sandığın gibi o denli vahim değil! Tanrı onlara acıdı ve deriden elbise giydirdi. Bu deri de, yaşayan bir kuzunun derisinden alındı. Bir kuzu kurban edildi. Bu kuzu da, ilerde kurban olacak Kurtarıcı İsa’nın, insanları bu durumdan kurtaracağının simgesidir...” diye itiraz edebilirler. Tabii, bu trajediler karşısında yüreklerini serinletmek veya teselli bulmak isteyenler, böyle bir yorum üretebilirler. Oysa, olaylar pek de öyle değil! Olaylar tam tersine gelişmektedir.

Hikayenin devamında, ilk insan, yasaklanan “günahı bilme meyvesini” yiyince, “gözleri açılır.” Yani, bilinçleri yerine gelerek bir şeyi fark ederler. (Bak. 3:7.) Acaba gözleri ne için açılır? Bilinçlerinin yerine gelmesindeki fark nedir? Bizlerin beklentisinde olduğu gibi: Söz dinlemediklerini, itaatsizlik günahını ettiklerini mi fark ederler? “Eyvah, aldatıldık... aldatılmışız! İtaatsizlik günahını etmişiz! Söz dinlememişiz! Ne olacak halimiz! Vay bize... tanrımız, tövbe ediyoruz, lütfen kabul et...” şeklinde normal günahkar yakınmaları mı başlar?
NE GEZER! Hayır! Hiç biri değil! Burada bize şaşkınlık ve hayret veren ve KONUYLA YAKINDAN UZAKTAN HİÇ Mİ HİÇ İLGİSİ OLMAYAN bir şeyle karşılaşıyoruz:: Seksüel skandal, cinsel sapıklık veya CİNSEL MANYAKLIK !!!
“Günahı bilme meyvesini” yemelerinin sonucu, “gözleri açılan” bilinçleri yerine gelen Adem ve Havva, ne görürler, neyin farkında olurlar, yani “gözleri neye açılır,” biliyor musunuz? CİNSEL ORGANLARINI görmeye ve bundan UTANÇ DUYMAĞA! Başka hiçbir belirti yoktur! Yani, bu olaydan anlayacağınız, ilk insanın “günahı bilme meyvesini” yemeleri; cinsel organlarını “bilmeye” tanımaya ve cinsel organlarından - karı ve koca olsalar bile - utanç ve ayıp duyma “bilincinin FARK EDİLMESİNE” neden olmuştur! HAYRETLER DOĞRUSU !!! Bu kadarı da olmaz! YOK ARTIK... Tanrı Sözü olan gerçek esinde, bu denli maskaralık olur mu?!

Bu ne acayip ve şaşırtıcı bir seks masalıdır ki; “günahı BİLME” meyvesini yemek, onların cinsel organlarının çıplak olduğunu “BİLMEYE”; bundan da AYIP ve UTANÇ duymağa neden olmuştur! Bu yüzden de şimdi cinsel organlarını gizleyip, “incir yaprağı” kullanırlar! (Bak. 3:7.) İşte, “günahı” veya “KÖTÜLÜĞÜ BİLME meyvesini” yemelerinin getirdiği acayip FARK ve sonuç!
1.- Cinsel organlarını fark etmek,
2.- Cinsel organlarını fark etmekten duydukları utanç ve ayıp FARKI!
3.- Cinsel organlarını gizlemek ve örtmek gereği FARKI!

TANRISAL ESİN” BÖYLE Mİ OLUR?
YOKSA YİNE BAŞKA BİR “SALDIRI DEFORMESİ” Mİ?
Bu ne biçim öğreti? Ne biçim anlatım? Bu ne biçim “Tanrısal esin”? Bu ne biçim bir sonuç? Buradaki acıklı trajediyi yazan ilkel kişi; yazdığı trajedideki acıklı olayı, biraz olsun hafifletmek ve “Tanrısal esini” (?!) kendi anlayışına göre biraz daha süslemek için; aklında “bir seks manyaklığı mı devreye girdi acaba?” Veya bu rezil, maskara olayı yazan kişi, kendisi bunu bizzat yaşayan bir CİNSEL MANYAK MIYDI?” diye, insan ister istemez sormak gereğini duyuyor!
Oysa, ilk insan yaratıldığından itibaren –her zaman - “kötülüğü bilme meyvesini” yiyene dek çıplaktılar ve hiçbir utanç, ayıp duyguları da yoktu. Hele, hele, “Tanrı onları erkek ve dişi olarak yaratmış; bereketli olun, çoğalın ve yeryüzünü doldurun” diyerek mübarek kılıp, birbirlerine karı, koca olarak birleşmeleri için vermişti. (Bak. Yar. 1:27-28.)
Onların cinsel organlarını Tanrı yaratmıştı Yaratırken de, onların bu organlarını tanımaları, bilmeleri, kullanmaları, birleşmeleri ve çoğalmaları için gereken şekli, biçimi ve işlevi vermişti. Yaratıldıklarından beri birbirlerini sürekli çıplak olarak görmüşler, asla utanç ve ayıp hissetmemişlerdi. Biri kocası, diğeri de karısıydı! Karısının kocasından ve kocasının da karısından utanmalarına NE GEREK VARDI? O halde bu cinsel utanç duygusunun anlamı neydi? Yazarın fikri, inancı ve yaşantısı, seksüel bir skandal, cinsel bir sapkınlık içinde mi sürmekteydi?

“KÖTÜLÜĞÜ BİLMEK” MEYVESİNDEN YEMEK; CİNSEL ORGANLARINDAN AYIP VE UTANÇ DUYMAĞA YOL AÇIYOR!
İlgili ayette: tanrı onlara: “Çıplak olduğunuzu size kim söyledi? Yoksa ondan yemeyin diye size emrettiğim ağaçtan yediniz mi?” diye sorduğu yazılıdır. (Bak. 3:7-11.)
Bu ayete göre de, aslında “Tevrat tanrısı,” yasakladığı “günahı bilme meyvesini” yediklerinde, cinsel organlarından ayıp ve utanç duyacaklarını önceden tasarlamış olarak bilmektedir. Buna göre, Tevrat tanrısının asıl amacının, ilk insanın “günahı bilmek” meyvesini yemekle; cinsel organlarından ayıp ve utanç duymalarını tasarladığı anlaşılmaktadır! Burada beliren cinsel skandal, yani “Cinsel organlarından utanç ve ayıp duymalarının” asıl nedeni, ilk insanın “günahı bilme” meyvesini yedikleri için başlamıştır! Yani, “Tekvin tanrısının “kötülüğü bilme” meyvesini yemeği yasaklamaktaki amacının; cinsel organlarından ayıp ve utanç duymağı engellemek olduğu ortaya çıkmaktadır! Bu ne acayip, bu ne “deli” tanrı böyle !!!
Peki neden? Onlar çıplak olarak yaratılmadılar mı? Yaratıldıklarından itibaren birbirlerini çıplak olarak görmediler mi? İlk insan “Günahı bilme” meyvesini yemeden önce, çıplaklıklarını görmüyorlar mıydı? “Günahı bilme meyvesini” yemek mi çıplaklıklarından utanç duymaya yol açtı? “Günahı bilme meyvesini” yemek; karı ve koca olarak, cinsel organlarını GÖRMEYİ, KULLANMAYI, BİRLEŞMEYİ VE DOĞURMAYI... SUÇ UNSURU MU ETTİ? “Günahı bilme meyvesini” yemek; cinsel organlarını kullanmağı, sevişmeği, birleşmeği, doğurmayı... “GÜNAH” olarak mı tanıttı? “Günahı bilme meyvesini” yemenin sonucu bu mu olacaktı? Bu bir “Tanrısal esin” mi? Yoksa “esin” kılığında seksüel bir muziplik, şarlatanlık, rezalet, maskaralık, cinsel sapkınlık masalı mı?
CİNSEL ORGANLARINI GÖRMEK VE KULLANMAK;
EVLİ OLSALAR BİLE, “AYIP, GÜNAH VE YASAK MI!”
Kutsal Kitaptaki bu garip masal, yasaklanan “kötülüğü bilme meyvesini” yemekle oluşan cinsel aşkın yasak olduğunu; yani, evli çiftlere SEVİŞMEYİ yasak etmektedir. Yani, cinsel organlarının görülerek işlevlerinin fark edilmesini ve kullanılmasını, yani birleşmeyi ve doğurmayı yasaklamaktadır. Cinsel organlarını, görmeyi, bilmeyi ve kullanmayı “utanç verici ayıp, yasak veya günah” olduğunu anlatmaktadır.
Çünkü yukarıdaki bu garip masalda, ortaya çıkan ve ima edilmeye çalışılan asıl konu budur: Çünkü, ilk insan, bu ne hikmetse, “kötülüğü bilme meyvesini” yedikten hemen sonra; “gözleri açılmış” yani bilinçlenmişler ve cinsel organlarından, ayıp ve utanç duymaya başlamışlardır! Yani, “Kötülüğü BİLME” meyvesini yemek onlara bu tür “ayıp ve utanç BİLGİSİ” vermiştir! Demek ki, buradaki “kötülüğü BİLMEK meyvesinin” asıl amacı; cinsel organlarını keşfetmenin ve onları kullanmanın esas “kötülük” olduğudur.

Meğerse “Tevrat tanrısı” ilk insana “kötülüğü bilme meyvesini” yasaklarken; onları aslında şu 3 şeylerden yasaklıyormuş! 1.- Adem ve Havva’nın cinsel organlarını fark etmelerini yasaklıyormuş! Yani bu cinsel organları fark etmek demek, onları görüp tanımak, işlevlerini ve kullanılmalarını bilmek yasaklanıyormuş!... 2.- Cinsel organlardan utanç ve ayıp duymağı, bunları duymamayı yasaklıyormuş! ve 3.- Cinsel organlarından utanç ve ayıp duymalarını sağlayarak; cinsel organlarını tanımayı, bilmeyi ve kullanmağı yasaklıyormuş!!! Bu ne çelişki? Bu garip kafadan kontak, cinsel manyak olan yazar ( her kim idi ise) ; biraz önce aynı Tanrı’nın “semereli olun ve çoğalın ve tüm dünyayı doldurun” dediği bereket sözünü çoktan unutmuş olmalı!!! (Bak. 1:28.)
Şimdi ilk insan, cinsel organlarını fark etmekten, bilmekten ve de doğal olarak kullanmaktan dolayı; duydukları utanç ve ayıp korkusuyla tanrıdan saklanmıştır! “Tevrat tanrısı,” nasıl bir tanrıysa, onların nerede saklandıklarını da bilememektedir. Bu aklından zoru olan cinsel sapık olan yazar, ilk insana ve tanrılarına, sanki “SAKLANBAÇ” oyunu oynatmaktadır!
Bu yüzden ilk insanın nerede olduğunu, nerede saklandığını bilemeyen tanrıları, onlara: “Neredesiniz?” diye seslenerek aramaktadır. (Bak. 3:9.) Onlar da: “Senin sesini işittik ve çıplak olduğumuz için korktuk ve saklandık” diyorlar. Tanrı da onlara: “Çıplak olduğunuzu size kim söyledi? Yoksa ondan yemeyin diye size emrettiğim ağaçtan yediniz mi?” diye sormaktadır. (Bak. 3:7-11.)
Demek ki tanrıları önceden bunun böyle olacağını biliyordu! Demek ki, “kötülüğü bilme” meyvesini yasaklamaktaki tasarısı bu idi! “Ondan yemeyin” diye yasakladığı meyveden yiyince, cinsel ayıp ve utanç duyacaklarını, yani çıplaklığı bileceklerdi. Tanrıları demek ki “yasak meyveyi” yaratırken bu amaçla tasarlamıştı. İlk insan “yasaklanan meyveyi” hiç yemeselerdi, cinsel organlarının da hiç farkına varmayacaklardı. Bedenin içinde görünmeyen bağırsaklar, mide, ciğerler... gibi organlar olacaklardı. Bu durumda cinsel organlarının niye var oluşunu, amaçlarını, işlevlerini, kullanımlarını... bilmeyen ilk insan da, tıpkı bebekler gibi yatıp kalkacaklardı. Aşkın sevişmesi, birleşme ve doğurmak... da olmayacaktı. Demek ki tanrıları “kötülüğü bilme meyvesini” yemeyi yasaklarken, bunları amaçlamıştı !!!
Tanrıları onlara: “Çıplak olduğunuzu size kim söyledi? Yoksa ondan yemeyin diye size emrettiğim ağaçtan yediniz mi?” diye sormaktadır. (Bak. 3:7-11.)
“Tevrat tanrısı” böyle sormakla bir şeyi daha açığa çıkarıyor: Demek ki, Tevrat tanrısı, ilk insanın yasaklanan “meyveden” yiyince, çıplaklıklarını ve cinsel organlarını fark edeceklerini ve bunun da kendilerine ayıp, utanç ve korku vereceğini önceden biliyordu! Tevrat tanrısının, “Kötülüğü bilme meyvesini” yaratmaktaki asıl amacı ve tasarısı da demek buydu! Tevrat tanrısı, ilk insanın “Kötülüğü bilme meyvesini” yedikleri taktirde; cinsel organlarını fark etmek ve onları kullanmaktan “ayıp, utanç ve korku” duymaları için tasarlamıştı!
Başka sözlerle, ilk insana “kötülüğü BİLMEK” demek: cinsel organlarını fark etmek ve kullanmaktan ayıp, utanç ve korku duymağı BİLMEK anlamını taşıyordu!!!
Oysa ilk insan, yaratıldığından itibaren çıplaktı. Ne utanç ne ayıp ne de korku asla duymamışlardı. O halde, cinsel organlarından utanç ve ayıp duymanın daha köklü bir nedeni olmalıydı. O neden de, doğal olarak cinsel organlarının işlevini bilmeye ve kullanmaya “gözlerinin açılmasıydı!” Yoksa, yaratıldıklarından itibaren cinsel organlarından utanç ve ayıp duyup gizlemeleri gerekirdi.

GÖZLERİNİN AÇILMASININ TEK ANLAMI: CİNSEL SEKS!
“Kötülüğü bilme meyvesini” yedikten sonra: “İkisinin de GÖZLERİ AÇILDI ve çıplak olduklarını gördüler; ve incir yapraklarından kendilerine önlükler yaptılar.” (Bak. 3:7.)
İlk insan sürekli çıplak olduğundan, cinsel organlarını her zaman gördükleri halde utançları yoktu. Ama bu kez, yasaklanan “kötülüğü bilme meyvesini” yedikten sonra, gözleri başka bir anlamda açılmıştı. Cinsel organlarının işlevini veya bunları kullanmayı fark etmişlerdi. Yani cinselliği, seksi keşfetmişlerdi! Cinselliklerinin işlevini fark etmeleri, dolaysıyla kullanmaları da, her nedense - bu garip masala göre - onlara utanç ve ayıp hissi veriyordu! “Kötülüğü bilme meyvesini” Tevrat tanrısı işte bu amaçla tasarlamıştı. Diğer bir anlamda “kötülüğü bilmek meyvesi;” cinselliği ve onun işlevlerini bilmek ve kullanmakla eşdeğerdi. Yani, kısacası, bu ilginç masala göre; yasaklanan “kötülüğü bilmek meyvesini” yemek deme; “yasak aşk, yasak sevişmek ve yasak birleşmek” demekti!
Bu ne çelişki? Tanrı önce: “semereli olun ve çoğalın” diyor! (1:28) Ama sonra, “semereli olup çoğalmalarını” sağlayacak olan cinsel ilişkiye “ayıp ve utanç duygusu” verecek “kötülüğü bilme meyvesini” yaratıyor! “Ayıp ve utanç duygusuna,” yani cinsel organlarını kullanma bilincine... sahip olmasınlar diye de, önceden “Kötülüğü bilme meyvesini” yasaklıyor! Böylece “kötülüğü bilme meyvesini” yemeği yasaklayarak; cinselliğin işlevlerini, sevişmelerini, birleşmelerini ve çoğalmalarını da yasaklamış oluyor! Şimdi gel de bu düğümleri çöz! Şimdi gel de, bu zır deli masalını “Tanrı esini” olarak kabul et!
Özet olarak: Tevrat tanrısı, yarattığı “kötülüğü bilme meyvesini” ilk insan yediği taktirde, bu sapık etkileri yapacağını önceden biliyordu. Çünkü:
“Çıplak olduğunuzu size kim söyledi? Yoksa ‘ondan yemeyin’ diye size emrettiğim ağaçtan yediniz mi?” sorusu bunu gösteriyor! (3:11.) Demek ki, Tevrat tanrısı, “günahı bilme meyvesini” şu amaçlarla yaratmıştı: Bu meyveden yedikleri taktirde 1.- Gözleri açılacaktı. 2.- Çıplaklıklarını, yani cinsel organlarının işlevlerini yani kullanılmalarını fark edeceklerdi. 3.- Cinsel organlarından ayıp ve utanç duyacaklardı. 4.- Bu ayıp ve utancı gizlemek isteyeceklerdi. 5.- Bu ayıp ve utanç,
“GÜNAHI BİLME meyvesinden” geldiğinden dolayı; “günahı bilmenin” getirdiği “ASLİ GÜNAH” olarak tüm insanlığa yansıyacaktı.. Tevrat tanrısı, işte bu amaçlarla bu ağacı ve meyvesini yaratmıştı!
Bu meyveden yedikleri taktirde, çıplaklıklarını ve bunun vereceği ayıbı ve utancı, “Tevrat tanrısı” önceden biliyordu. “Günah bilgisini” veren meyveyi, cinsel organlarından utanç ve ayıp duymayı sağlaması için Tevrat tanrısı tasarlamıştı. “Kötülüğü bilme” meyvesindeki kötülük ise; cinsel organların kullanılması sonucunda oluşan ayıp ve utanç duygusuydu!
Bu görüşü destekleyen şu ayete de bir bakın! “Anam bana günah içinde hamile kaldı ve ben günah içinde doğdum!” (Mezmur 51:5.) Bu bebek, ne olmuştur da “günah içinde doğmuştur?” Ne olmuştur da, bu bebeğin anası, bebeğine “günah içinde hamile kalmıştır?” Ortada belirgin hiçbir günah adı yoktur! Ancak ayette belirgin bir durum söz konusudur! O da, “annenin hamile kalmasıdır!” Anne, hamile kalması için, doğal olarak kocasıyla sevişmiş, yatmış ve cinsel organlarını kullanmıştır! Burada annenin “hamile kalmasındaki günah;” Yaratılış kitabındaki, ilk insanın “yasak meyveden” yemesini, yani cinsel organlarını kullanmaktan “ayıp ve utanç” duymalarını çağrıştırmaktadır!
MİZAHLARA, KOMEDİLERE, ROMANLARA KONU OLAN:
CİNSELLİK SKANDALI!

“Kötülüğü bilme” meyvesini yedikten sonra, ortaya çıkan “kötülük” tablosu şuydu: Cinsel utanç! Veya Seksüel ayıp duygusu! 1.- Cinsel organlarını doğal olarak kullanmaktan doğan, ayıp, ve utanç duygusu! 2.- Yasaklanan cinselliği kullanmak yüzünden oluşan Tevrat tanrısına itaatsizlik! 3.- Yasaklanan cinselliği kullanmakla oluşan itaatsizlik korkusundan dolayı tanrıdan saklanmak. 4.- Cinsel organlarını gizleme sapıklığı. 5.- Kullandıkları “incir yaprakları.” 6.- Tevrat tanrısının yasakladığı “kötülüğü bilme meyvesinin” sadece ve sadece CİNSELLİĞE ODAKLANMIŞ OLMASI!
KOMEDİLERE, MİZAHLARA MALZEME “YASAK ELMA!” EFSANESİ
“Tevrat tanrısı,” cinsel organlarının işlevini fark etmesinler, dolayısıyla kullanmasınlar; böylece ayıp, utanma ve gizleme yoluna gitmesinler diye “YASAK” koymuş meğerse! Tevrat’taki bu anlamsız ve sapık seksüel anlatımlar, “İlk günah” veya “Cennetteki YASAK ELMA” adı altında, tüm mizahlara, komedilere, tiyatrolara, romanlara, efsanelere, mitolojilere... konu olmuştur. Kökenini Tevrat’taki bu saçma anlatımlardan almıştır. Pek çok komedi yazarları, “Cinsel ilişkiyi” “Cennetteki Yasak elma” veya “yasak aşk” olarak tanımlamışlardır! Yazarların bu yorumları için onlara gücenmeyiz ve kızamayız! Çünkü Tevrat’ın bu tür anlatımları, onlara bu tür düşünce malzemelerini vermektedir!

Şimdi akla başka bir soru daha geliyor: 1.- Acaba aşkın, sevişmenin, birleşmenin, seksin güzelliğini, tahrik edici gücünü SİMGELEMEK için mi, “kötülüğü bilme meyvesinin” bu denli cazip, çekici güzel ve tahrik edici süslerle donatıldığı yazılmıştır? (Bak. 3:6.) 2.- Acaba çok çevrelerin yorumladığı gibi, bu fiziksel bir meyve “aşk elması” değil de, “yasak bir aşk” mıydı? Çünkü Tevrat yazarı, okuyucusuna maalesef bu düşünceleri veriyor!

TEVRAT’IN OKUYUCULARINA VERDİĞİ İMAJ !
Hani onlar, ilk insan karı ve koca idiler? Hani onlar birleşip çoğalacaklardı? Hani onların cinsel organlarını bu amaçlarla yaratan Tanrıydı? Birleşirken cinsel organlarını kullanmayacaklar mıydı? Birbirlerini severken, sevişirken, cinsel organlarını kullanırken, doğal olarak onları görmeyecekler miydi? Peki, cinsel organları görülmesin ve gizlensin diye şu saçma “İNCİR YAPRAKLARININ” da ne işi, ne anlamı var burada?
Bunlar karı ve koca oldukları halde, cinsel organlarını görmekten neden utanıyorlar? Neden bu “ayıp ve utanç” duygusu? Cinsel organlarını neden birbirlerinden gizliyorlar? Demek ki, “günahı BİLME meyvesini” yemek onları bu saçma BİLİNCE ve bu gülünç duruma düşürdü! Çünkü “günahı BİLME” meyvesini yedikten hemen sonra gözleri bu BİLGİYE açılıyor! Öyle görünüyor ki, Tevrat tanrısı “günahı bilme meyvesini” yemeği yasaklarken, ilk insanın cinsel birleşmesini, sevişmesini, cinsel organlarını görmelerini ve kullanmalarını yasaklamış!
TEVRAT TANRISI “DERİ GİYSİ” VEREREK
BU SAÇMA İMAJI DESTEKLİYOR !
Gelişen olaylarda, “Tevrat tanrısı” yukarıdaki saçma ve gülünç görüşleri tamamen onaylıyor! Nasıl mı? Şöyle: Cinsel organlarını görmekten ayıp ve utanç duyan ilk insan, “incir yapraklarını” önlük yaparak gizliyorlar. Tevrat tanrısı, onları bu durumda görünce: “Hey! Adem ve Havva, siz ne yapıyorsunuz böyle? Nedir bu saçmalığınız? Ben sizi çıplak olarak yarattım. Cinsel organlarınızı da ben yarattım. Onları kullanarak çoğalmanızı ben istedim. Sizi, Ben karı ve koca ettim! Birbirinizden utanç ve ayıp duymağa ne gerek var? Nedir bu sapıklığınız? Çabuk, çıkarın atın o incir yapraklarını! Bir daha da koymayın! Haydi, kalkın birbirinizi sevin, sevişin, birleşin, çoğalın ki, amacım yerine gelsin!...” D E M İ Y O R !
Ama ne yapıyor biliyor musunuz? TAM TERSİNİ YAPIYOR! Onların cinsellikten duydukları sapık ayıbı destekliyor, utançlarını onaylıyor! Nasıl mı? Şöyle: Biraz sonra çürüyerek düşecek ve tekrar cinsel ayıplarını ortaya çıkaracak olan incir yapraklarının yerine; cinselliklerini görmesinler diye, bir koyunun veya kuzunun derisi soyarak, onlara daha güzel ve daha dayanıklı “deri giysi” veriyor. Böylece onların sapık, komik cinsel utanç ve ayıp duygularını destekliyor! (Bak 3:21.) Tevrat tanrısı, ilk insanın sapık cinsellik utançlarını gizlemelerini onaylıyor ve sürdürüyor Yani “ondan yemeyin” diye yasakladığı yasak meyvenin yenilmesiyle oluşan tahribatı, daha da derinleştiriyor! BU NE ZEKA DOĞRUSU ! (?)
UTANÇ VERİCİ ZORAKİ YORUMLAR!
Bu açık ve net gerçekleri göz ardı eden; veya “deve kuşları gibi başlarını kuma gömerek” görmezlikten gelen bazı din adamları; “deri giysinin” ilerde kurban olan İsa’yı simgelediğini” iddia ederler. Bu sapık iddia ile de, bu sapık seksüel skandalı, kamufle etmeye çalışırlar! Eğer bu “deri giysi,” ilerde kurban olacak İsa’yı simgeliyorsa; vay halimize! Vay başımıza gelenlere! İsa’ya bundan daha büyük hakaret yapılabilir mi? Neden mi? Çünkü:
Bu düşüncesiz, sapık yorumu benimsediğimiz taktirde; İsa, sıradan adi günahlarımız için kurban olmamış olur! İsa, sıradan adi günahlar yerine; ilk insanın uydurma ve sapık cinselliğine odaklanan; saçma ve çarpıklıklarla dolu; cinsel sapıklığı, örtmek için kurban olmuş olur! Çünkü gerek “incir yaprakları” gerekse “deri giysi,” cinsel sapıklığa veya seksüel manyaklığa odaklanmaktadır! Rab İsa’nın kurbanı gibi kutsal bir kurbanı bu seksüel sapıklığa veya cinsel manyaklığa bulaştıran zalim yorumcular; gerçekten de İsa’yı aşağılamanın, veya hakaret etmenin vicdansızlığını yaşamaktadırlar!
“Deri giysinin” odaklandığı tek şey, cinsellik ayıbı ve utancıdır. “Deri giysi” sapık cinsellik ayıbını gizlemek için kullanıldığına göre; eğer “deri giysi” İsa’nın kurbanını simgeliyorsa; bu zavallı çarpık ve zoraki yorum, İsa’nın kurbanını otomatikman; ilk insanın yukarıda anlatılan cinsellik sapıklığına bulaştırmaktadır! Böyle sapık, hain, zalim ve aptal bir yoruma YAZIKLAR OLSUN!
CİNSEL SAPKINLIĞIN GÜNCEL BİR ÖRNEĞİ!
Cinsel sapkınlığın tarihsel örneğini, yukarıdaki anlatımlarda, Kutsal (!?) Tevrat sayfalarında görmekteyiz. Bu paragrafta ise, cinsel sapkınlığın güncel, yaşanan bir örneğini göreceksiniz. Tanıdığım evli bir ailenin, uzun zamandan beri çocukları olmuyordu. Anne ve baba, torun sahibi olmak için evli çifti doktora gitmeye zorladılar. Doktor muayenesi sonucu, evli çiftin çocuk sahibi olmamaları için bedensel, hiçbir engelleri olmadığını açıkladı. Doktorun raporu şöyleydi: “Çocuk olmamasının nedeni, her iki tarafta da, fiziksel, organik bir bozukluk değil, fikirsel, psikolojik bir bozukluktur.” Uzun araştırma ve soruşturmalardan sonra anne ve baba şu gerçeği öğrendiler:
Evli çift, evlendiklerinden itibaren, (tıpkı Tevrat’taki sapık seksüel masalda olduğu gibi,) cinsel organlarını birbirlerine göstermekten ve birleşmekten utanıyorlardı. Yatağa gitmeden önce ikisi de ayrı, ayrı, gizlice başka bir odada soyunup pijamalarını giyiyorlar ve yatağa giriyorlardı. Yatakta ise sadece birbirlerine: “İyi geceler” dileyip, birbirlerine sırtlarını dönüp uyuyorlardı.
Cinsel anlamda birbirlerine asla dokunmuyorlardı. Cinsel organlarını birbirlerinden sürekli gizliyorlardı, çünkü göstermek ve kullanmaktan son derece utanıyorlardı! Doktor, kibar bir şekilde buna: “Fikirsel, psikolojik hastalık” demişti. Oysa olayı öğrenenler, bu aileyi “Cinsel
sapıklık hastalığı” ile suçladılar.
İşte cinsel sapıklığın, güncel, yaşayan ve canlı bir örneği!
KAMUDAKİ YAYGIN İNANÇ!
Geniş halk tabakalarında bu konuda yaygın inançlar var, Şöyle:: “Cennetteki yasak meyve veya yasak elmayı hiç işittiniz mi? Cennetteki ilk günah neymiş biliyor musunuz? Yasak elmayı yemek! Yasak elma neymiş, neyi simgeliyormuş, biliyor musunuz? Adem ve Havva’nın birbirleriyle seks ilişkisinde bulunmaları! Eğer Adem ve Havva birbirleriyle cinsel ilişkide bulunmasalarmış, cennetten asla kovulmayacaklarmış! Yasak meyveyi yemişler, yani cinsel ilişkide bulunmuşlar, bu yüzden de kovulmuşlar...”
“Onlar bu meyveden yiyince, cinsel ilişkide bulunmanın günahını fark etmişler. Kendilerine günah işleten cinsel organlarını görmekten ayıp ve utanç duymağa başlamışlar. Bu yüzden de cinsel organlarını incir yapraklarıyla örtmüşler! Tanrı da onlara ‘deri giysi’ giydirmiş. Böylece onların ayıp ve utançlarını örterek onaylamış! Onaylamış diyorsun ama, bu yüzden de cennetten kovulmuşlar!...”
Boşuna mı yukarıdaki o sapık aileye: “psikolojik cinsellik hastası” denildi? Boşuna mı ağızdan ağza dolaşan “cennetteki yasak günah elması, yasak aşk, yasak cinsel ilişki” senaryoları, romanları, tiyatroları! Bunlar, maalesef bu imajı veren, sözüm ona “Tevrat tanrısının” komik, komik olduğu kadar da çarpık, “esininden” kaynaklanıyor!
Din adamları, eğer bir kez açık “sapıklığı” KUTSALLAŞTIRARAK “Dine” oturturlarsa; ona artık asla “sapıklık” diyemezsiniz! O sapıklık, artık: “AÇIKLANMAYAN, TANRI’NIN YÜCE HİKMETİ” oluverir! Veya: “Öyle bir şey yok! Bu senin yanlış yorumun” oluverir! Bir süngerle sapıklıkları siliverirler! Çünkü bunlar bir kez “KUTSALLAŞTIRILMIŞTIR” laf söylenemez,
bozulamaz, düzeltilemez ve kaldırılamaz.!
4. BÖLÜM SONU
GELECEK BÖLÜM
MİTOLOJİK BİR ZAMANLAMA HATASI: “K I L I Ç” !

site map


counter